27 Aralık 2011 Salı

Dar

Evet biraz darlandım. Çalışmayı seviyorum ama her gece her gece ofiste kalmaktan biraz darlandım. 2 gündür ofisteyim, söylenmeyi sevmiyorum ama işler neden bitmiyor onu merak ediyorum. Ben mi bir şeyi yanlış yapıyorum acaba. Sanırım benden dolayı değil ama nedenlerini söyleyip insanları kırmak istemiyorum. Başkasının eksiğini ben tamamlamak zorundayım her zaman. Ben olmazsam yürümüyor. Niye böyle? Bana niye böyle davranan biri yok? Her şeyi ben düşüneyim ben yapayım, aman insanlar kırılmasın.

Bu tavrımı hiçbir zaman değiştiremeyeceğim için çok canım yanıcak. Sadece iş konusunda da değil. Hayatımda insanlara karşı bakış açım hep bu yönde.

Herhalde şöyle olucak:

Bir gün gelicek ve ben patlayacağım. İşte o ana kim denk gelirse sıçtı. Biri denk gelmezse herkes sıçtı.



13 Ekim 2011 Perşembe

Bir mail ile ortalık karıştı.

Bir mail, salı günü olay olmuş. Türkiye'de sosyal medyanın nasıl boş adamların elinde olduğunu gösteren bir belge olmuş. Defacto'nun göndermediği aşikar olan ( bir gmail adresinden gönderiliyor mail) bir mail yüzünden ortalık birbirine girmiş. Koskoca marka niye spam mail atsın arkadaşlar hiç mi pazarlama bilmiyorsunuz.


Bir karalama olduğu aşikar işte...

11 Ekim 2011 Salı

Müşteriyi İşe entegre etmek

Müşterinin veli-nimet olması malesef kötü malesef iyi.

-Belli bir vizyon sahibi olmayan insanların senin işini sana öğretmeleri can sıkıyor.
-Yüksek bir pozisyonda çalışıp, nasıl insanın vizyonu olmaz şaşıyorum.


Bizim iş dünyasında (reklamcılık) yaptığın işin somut bir değeri yok malesef. Ustaya duvar boyatırken, boyanacak duvarı görüyorsun. Gidecek boyayı tahmin ediyosun. Boyayı alıp ustaya veriyosun ve usta boyuyo. Boyarken nasıl bi düzen izlediğini görebiliyorsun ve ona göre revize verebiliyorsun.

Ama bizde, adam benim siteye yazılacak yazıyı nasıl yerleştirdiğimi bilmediği için kafasına göre giriyor olaylara. E gel sen yap. Memur olmasaydın o zaman da gelip yapsaydın bunları madem bu kadar iyisin.

İşin kötü kısmı, anlatınca da anlamıyor. O yüzden en güzeli, adamı ve kafasındakini en baştan bir şekile sokup ilerlemek. Böylece kafası biraz dank ettiği anda bizim kafaya girebiliyor.

Gerçi bu durum olunca da acaba bilerek mi yapıyor, kanırtmak için? diye düşünmüyor değilim.



Sonuç olarak;

Müşteri yoksa para yok, müşteri varsa sıkıntı çok.

10 Ekim 2011 Pazartesi

Tipografi

Yaptığım tasarımlarda hep bir tipografi problemi mevcut. Nedenini anlamamakla birlikte artık yazılan yazılara, şekillerine, büyüklük ve aralarının açıklıklarına daha çok dikkat eder oldum. Hangi marka nasıl bir tarz benimsemiş? Nasıl renklerle kullanmış? vs.

Tipografi, tasarım için çok önemli. Bütün ilgiyi çektiğin yer orası. Okutman lazım arkadaş. Adamın bi kerede şıppadanak anlaması lazım.


İyi ki varsın daFont.

Şablonlar

Blogger'ın şablonları daha kamil olamazdı.

Tabi ki oturup kendime şablon yapıcam.

Bir şeyin hazır olarak kullanılmasında her zaman sıkıntı vardır. Superfresh'te patates, manav'da ki de patates. Ama neden sağdakini seçiyoruz? Tadı güzel.


40 YAPAR!

Bıdıklamak

Bayadır bişi yazmıyorum. Yazasımda gelmiyo zaten. Geceleri böyle konuşucak biri bulamayınca buraya dadanıcam artık sanırım. Önce temamı fln değiştireyim, reklamcı adamız. Biraz şekil şemal vereyim. Sonrada bişiler yazayım artık. Gerçi benim yazacağım şeyleri kimse dikkatle okumaz ya neyse.

Ha bide,

bazen telefonumu kapatıp, her şeyi satıp, hasselblad'ımı alıp İtalya'ya gitmek istiyorum.